-
HABER7
Alman Yeşiller Partisi milletvekili ve federal Tarım Bakanı Cem Özdemir, işgalci İsrail’in bayrağı önünde basın açıklaması yaptı.
Türkiye ve İslam karşıtı Cem Özdemir, İsrail saldırılarına karşı çıkanları hedef aldığı konuşmasında, “Tüm antisemitizmle, aşırı sağcı antisemitizmle, sözde sömürgecilik karşıtı kurtuluş mücadelelerine ilişkin sol anlatılarla ve Müslümanlar arasında Yahudilere ve İsrail’e karşı nefretle mücadele etmeliyiz.” dedi.
İsrail’in bebek, çocuk, kadın ayırt etmeksizin gerçekleştirdiği soykırım saldırılarına karşı çıkanları “antisemitizm” suçu işlemekle itham eden Cem Özdemir, Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği Aksa Tufanı operasyonunu ise “terör” olarak nitelendirdi.
ÇOCUKLAR FİLİSTİN’DE DEĞİL İSRAİL’DE ÖLDÜRÜLMÜŞ!
“Alman” Cem Özdemir, şunları söyledi:
“Hamas terör saldırısının ardından Şansölye Scholz, İsrail’in güvenliği ve var olma hakkı konusunda özel bir sorumluluğa sahip olduğumuzu bir kez daha doğruladı. Bu sorumluluk aynı zamanda devletin ve biz vatandaşlar olarak Almanya’daki Yahudilerin güvenliğini sağlamak için gereken her şeyi yapmamız anlamına da geliyor.”
İsrail’de bebeklerin öldüğü yalanını dillendiren Cem Özdemir, “Bebekler ve küçük çocuklar da dahil olmak üzere yüzlerce insanın Hamas tarafından vahşice ve vahşice öldürüldüğü İsrail’e yönelik terörist saldırıdan bu yana, Yahudi Almanların durumu çok daha kötü hale geldi . Evlerin kapıları Davut Yıldızı ile boyanıyor, sinagoglara saldırılar yapılıyor, İsrail bayrakları yakılıyor, Yahudi anaokulu çocukları ve öğrencileri evlerinde kalıyor. Almanya’daki Filistin yanlısı aktivistlerin de Hamas katliamı karşısında net bir çizgi çizebilmesi gerektiği düşünülebilir.” dedi.
ÖZGÜRLÜKTEN ANLADIĞI BU: “SLOGAN ATAN YARGILANSIN!”
İsrail terörüne karşıt ses yükseltenlere antisemitizm argümanıyla cephe alan Özdemir, şöyle konuştu:
“Antisemitizmin toplumumuzda yeri olmaması gerektiğini söylüyorsak, o zaman harekete geçmeliyiz. Yahudi aleyhtarı suçların kovuşturulması için yeni yasalara ihtiyaç olup olmadığı, mevcut yasaların açıklığa kavuşturulması gerekip gerekmediği veya bunların uygulanmasının yeterli olup olmadığı konusunda hukukçular arasında tartışmalar sürüyor. Her halükarda polisin, savcıların ve mahkemelerin buna göre donatılması gerekiyor. Gösterilerde Arapça sloganlar atılıyorsa güvenlik yetkilileri bunları tercüme edebilmeli ve gerekirse dava açabilmeli. İfade özgürlüğünün sınırlarının aşılması, nefrete ve şiddete teşvik edilmesi halinde bu durum adalet önüne çıkarılmalı ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Devletin tutarlılığında anlaşılan bir mesaj vardır, tutarsızlığında ise istismar edilen bir mesaj vardır.”